Washington Post yazarlarından David Ignatius, son makalesinde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rus savunma sistemi S-400 füzeleriyle ilgili tavrını eleştirdi.
VOA Türkçe’nin haberine göre, makalesine “Erdoğan Batı’ya sırtını çevirerek Türkiye’nin ilerlemesini sabote ediyor” başlığını atan Ignatius, Türkiye ve ABD’nin şimdiye kadarki en sert yüzleşmeye doğru adım adım ilerlediğini öne sürdü.
Ignatius, 2009 yılında, Erdoğan ve İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez arasında yaşanan ‘Davos Krizi’ni yöneten moderatördü. Erdoğan, Perez konuşurken “One minutu” çıkışı yapmış, ancak sonrasında yaptığı açıklamada tepkisinin Perez’e değil moderatör Ignatius’a olduğunu söylemişti.
“Erdoğan’ın plan değiştirmeye niyeti yok”
Ignatius, yazısında Pentagon’un pazartesi günü Türkiye’yi Rus S-400 hava savunma sistemini satın almasının çok ağır sonuçları olacağı yönünde uyardığını hatırlatarak Erdoğan’ın plan değiştirmek gibi bir niyeti olmadığını ifade etti.
Ignatius’a göre Erdoğan bu kararlılığı, Türkiye’nin F-35 savaş uçaklarının üretiminde oynadığı ortaklık rolünü tehlikeye attığı yönünde Amerika’dan gelen uyarılara rağmen sürdürüyor. Yazar, birbirine rakip iki silah sistemi olan S-400’lerle F-35’lerin aynı ülkede bulunmasının F-35’lerin güvenliğini tehlikeye atacağına inanan Amerikalı yetkililerin, şimdiyse F-35’leri imal eden ana taşeron firma Lockheed Martin’den, uçağın Türkiye’de yapılan parçalarını üretecek alternatif kaynak arayışına girmesini istediğini öne sürdü.
Edalman’ın “Güvenilmez müttefik” sözüne atıf
2003-2005 arasında ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan Eric Edelman’ın, “Türkiye son derece güvenilmez bir müttefik” şeklindeki sözlerine yer veren Ignatius, Edelman’ın Wikileaks tarafından sızdırılan, 2004’te kaleme aldığı bir notunda, ”Erdoğan, özellikle dış ilişkilerde siyasi dinamikleri yanlış hesaplamasına yol açacak özelliklere sahip” ifadesini kullandığını hatırlattı.
Son üç Amerika başkanının Erdoğan’a verdiği güvencelere rağmen Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığına dikkat çeken yazar, ABD ve NATO’nun Erdoğan’a dayanacak gücü bulunduğunu, ancak esas trajedinin Erdoğan’ın kendi ülkesindeki ilerlemeleri sabote etmesi olduğunu belirtti.
‘Bir zamanlar gelişmekte olan ülkelerin mücevheri olan Türk ekonomisine zarar vermesi, güçlü olan orduyu zayıflatması, basın özgürlüğünü ezmesi ve binlerce muhalifi hapse atması’, makalede Erdoğan’ın icraatlarına örnek olarak verilen ayrıntılar arasında yer aldı.