1950‘li yıllarda Ankara’da sözü geçmiş,destanlara şarkılara kitaplara konu olmuş Kabadayı Kürt Cemali diye tanınan Cemali Çoşan kimdir?
İşte kabadayılıktan çok öteye geçen Kürt Cemali‘nin hayat hikayesi
Ankaralı Kürt Cemali 1933 yılında 7 çocuklu ailenin en küçüğü olarak dünyaya gelir. Ankaralı olarak anılsada aslen Kürt aşireti olan Şeyhbızın aşiretinden olup,Kürdistan Coğrafyasından Erzurum‘a Bayburt‘a ordan da Ankara‘ya göç etmişlerdir. Öldüğü zaman Kürt Cemali evli ve 1 i kız 3 erkek olmak üzere 4 çocuğu vardı.
Altındağ bölgesi Arnavut Kabadayların hakimiyeti altındadır.Daha sonra Yiğit bir Şeyhbızın delikanlısı olan Kürt Cemali‘nin hakimiyeti hissedilir.Kürt Cemali,50’li ve 60’lı yıllarda Ankara’nın Altındağ,Atıfbey,Kayabaşı,Yenidoğan,Aktaş ve Hacettepe semtlerinde kabadayılık yapmış herkesin itaat ettiği bir kişilik olmuştur.Delikanlılığı mertliği ile kısa sürede ün yapmıştır.
Kürt Cemali, 1950‘lerin Ankara’sında efsane bir kabadayıydı. Ankara’nın bir çok mekanını haraca bağlamıştı. Bileği bükülmez bir delikanlıydı.Öyleki karşısında onunla başa çıkamayanlar 1962 yılında karanlık bir ortamda karanlık bir cinayetle katletmişlerdir Kürt Cemali‘yi.
Cemali Çoşan(Kürt Cemali) Aslen Nerelidir?
Cemali Çoşan(Kürt Cemali) 1933 yılında Ankara‘da dünyaya gelmiştir.Ailesi Erzurum Bayburt‘tan Ankara‘ya göç etmiş Şeyhbızın aşiretindendir.
Cemali Çoşan,Kürt Aşireti olan Şeyhbızın(Şêxbizin) aşiretindendir.Şeyhbızın aşireti, Şıhbızın Şêxbizin, Şêxbozan, Şixoyan, Bizinî ya da Lek-Şeyhbazan‘lar olarak da isimlendirilmektedirler.
Şeyhbızın Aşiretinin kökeni bugünkü Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içerisinde yer alan Kerkük Süleymaniye şehirlerinin yakınlarında bulunan Bazeyan bölgesinden gelmektedir.Aşiretin merkezi diyebileceğimiz bölge Bazeyan bölgesidir. Şeyhbızın ismi de Bızın–Bazan kökeninden gelmektedir.
Bir Aşiret konfederasyonu olan Şeyhbızın Aşireti günümüzde birçok bölgeye dağılmışlardır.Yavuz Sultan Selim yıllarında Anadolu şehirleri Ankara (Haymana, Balâ Polatlı), Konya, Düzce, Samsun, Sinop, Amasya, Bursa, İstanbul, Sakarya, , Kastamonu,Karabük, Çorum başta olmak üzere Diyarbakır, Iğdır, Şanlıurfa, Adıyaman şehirlerinde de Şeyhbızınlar mevcuttur.
Ayrıca bugünki İran sınırları içerisinde bulunan Hurremabad ve Şiraz bölgelerinde de önemli bir Şeyhbızın varlığı bulunmaktadır.
Kürt Cemali’nin Öldürülmesi
1950‘li yıllarda Ankara‘da Kürt Cemali‘nin yanı sıra Karagöz Kemal, Sarı Veli, Dündar Kılıç, Boşnak Muharrem(Dedo), Kabadayı Mehmet gibi kabadayılarda vardır.
Kürt Cemali ile Kabadayı Mehmet lakabıyla bilinen Mehmet Kemalettin Sevilen arasında bölgeleri paylaşım sorunu çıkmıştı.
Kabadayı Mehmet,görüşmek için Kürt Cemali‘yi 1962 yılın 1 Nisan akşamı Hergele Meydanı(Ankara da Opera meydanına yakın bir yer) civarında bulunan kumarhanesine davet ediyor.Kürt Cemali racon gereği boş tabanca ile kumarhaneye gitmiştir.Kumarhanede otururken Kürt Cemali ile Kabadayı Mehmet arasında tartışma çıkmış ve o esnada elektrikler kesilmiş silahlar patlamıştır.Işıklar açıldığında Kürt Cemali kanlar içinde yerde yatmaktadır.Kürt Cemali boş olan silahına mermi sürmeye çalışmış ama ölümden kurtulamamıştır.
Kürt Cemali’yi Kim Vurdu?
Kumarhanede Kabadayı Mehmet‘in yanı sıra ” Eskilerin Son Kabadayısı” olarak da bilinen Trabzonlu Dündar Kılıç‘da bulunmaktadır.Kürt Cemali‘yi Kabadayı Mehmet‘in vurduğu yada vurdurtuğuna inanılıyor.Daha öncesinde de Kabadayı Mehmet arkadaşı Sarı Veli‘yi alacak verecek meselesinden öldürmüştü.
Ama cinayeti Dündar Kılıç‘ın da işlediğini söyleyenler de olmuştur.Cinayet esnasında elektiriklerin kesilmesi cinayetin planlı bir şekilde yapıldığını gösterirken,Dündar Kılıç‘ın ” ben öldürmedim” dese bile bu cinayet planından haberi olduğu kesindir.Bu yüzden Cemali Çoşan‘ın akrabaları Kabadayı Mehmet‘in yanı sıra Dündar Kılıç‘ı da ölüm listesine eklemişlerdi.
Kürt Cemali’nin Öldürülmesi Gazetelerin Manşetinden Günlerce Düşmedi
Kürt Cemali’nin Öldürülmesi Ankara’da Büyük Yankı Uyandırdı !
Cemali‘nin vurulmasının ardından Ankara ayağa kalkar.Cemali‘nin Ankara‘da yaşayan akrabaları dışında aşiretten de binlerce kişi Ankara‘ya gelir önce İtfaiye Meydanı‘ndaki kahvenin önünde toplanıp intikam sloganları atarlar, sonra Kabadayı Mehmet‘in bulunduğu adliyeye yürürler.
Kürt Cemali günlerce gazetelerin manşetinde yer alır ve kamuoyunda uzun süre konuşulur.
Olayın bu boyutta kitlesel gösterilere dönüşmesi, sanat dünyasının da dikkatini bu yöne çeker.Kürt Cemali için Altındağ’da ağıtlar yakıldı. Adına türküler bestelendi. Kürt Cemali efsanesi tüm Türkiye’ye yayıldı. Haldun Taner’de bu kabadayının hayatından esinlenerek bir tiyatro oyunu olan Keşanlı Ali Destanı‘nı yazdı. Kürt sözcüğü Keşanlı olarak değiştirildi, Altındağ ise Sineklidağ olmuştu.
Ankaralı Kürt Cemali’ye Ağıt
Kaderim böyleymiş, ağlama anam
Cemalin boyandı al kızıl kana
Dört tane yavrumu bıraktım sana
Layikmidir felek bu ölüm bana
Ben ölürsen bağlatmayın başımı
Arkadaşlar diksin mezar taşımı
Annem silsin gözlerimin yaşını
Dertli yazın mezarımın taşını
Nail Bayşu
Kürt Cemali’nin İntikamı
1 Nisan 1962 tarihinde Kürt Cemali‘nin öldürülmesinden sonra cinayetin baş şüphelileri Kabadayı Mehmet ile Dündar Kılıç,Cemali‘nin akrabalarından çekindiklerinden kendileri gidip teslim olmuşlardır. Cinayetten 1 yıl sonra Kabadayı Mehmet ile Dündar Kılıç hapisten çıkıyorlar.
Kabadayı Mehmet hapisten çıkınca,İtfaye Meydanı‘nda Kürt Cemali‘nin 16-17 yaşlarındaki yeğeni Nuri Çoşan tarafından öldürülüyor.
Bu olayın ardından Dündar Kılıç’ın Ankara’da değil kabadayılık yapması, yaşaması bile mümkün olmayınca Kılıç ailesi de İstanbul’a yerleşir…
Böylece bu olayla birlikte ilerde yeraltı dünyasını ünlü ismi olup Türkiye kamuoyunun yakından tanıyacağı Dündar Kılıç‘ın İstanbul macerası başlar.
Kürt Cemali’inin yakınları Dündar Kılıç‘a hapishanede ve İstanbul‘da birçok defa öldürme teşebbüsünde bulunmuşlardı.Dündar Kılıç‘ın devlet görevlileriyle olan ilişkisi büyük ölçüde öldürülmesini engellemiştir.
Dündar Kılıç 10 Ağustos 1999‘da İstanbul‘da üst solunum yetmezliği nedeniyle vefat etti. Trabzonlu Dündar Kılıç ,Alaattin Çakıcı‘nın kayınpederi ve son zamanlarda gündeme gelen genç kabadayı Onur Özbizerdik ise Dündar Kılıç‘ın torunudur.
Kabadayı Mehmet‘i Vuran Cemali’nin yeğeni olan Nuri Çoşan
Keşanlı Ali Destanı Değil Kürt Cemali Destanı !
Yaşar Kaya;
Aslında, Keşanlı Ali Destanı ile Kürt Cemali arasındaki bağlantıyı doğrudan gözlemlere dayanarak yazılı bir belgeyle ilk bilince çikaran, yine orta Anadolu Kürtlerinden değerli gazeteci ve yazar Mehmed Kemal’di. 1970’li yılarda tanışıp kısa zamanda dost olduğumuz Mehmed Kemal, 1980’li yıların başlarında Cumhuriyet’te yayımlanan ”Türkiye’nin Kalbi Ankara” konulu yazıdizisinin bir günlük bölümünü bu konuya ayırır. ”Kürt Cemali’den Keşanlı Ali Destanı’na” başlığıyla sunulan bu bölümde Kürt Cemali’nin yaşam serüveni ve öldürülmesi anlatıldıktan sonra, konunun Haldun Taner’le bağlantısı şöyle aktarılır:
“Kürt Cemali, Altındağ ve Atıfbey’de çok sevildiğinden tutuluyor, ağıtlar yakılıyor. O günlerin gazeteleri Cemali’nin öldürülüşünü ballandıra ballandıra yazıyorlar. Öyle ki Haldun Taner’in dikkatini çekiyor. Birgün Haldun Taner bana çıkageldi. ‚Şu Kürt Cemali nerelerde geçti, aslı ne öğrenmek istiyorum’ dedi.
Haldun’u Altındağ ve Atıfbey’in çocuğu Avukat Şefik Günder ve Atıfbeyli Tahsin Yaman’la tanıştırdık. Öğrendi, inceledi, bu olaydan ‚Keşanlı Ali Destanı’ doğdu.“
Kürt Cemali‘nin tanınmasından sonra Cemali’yi anlatan bir tiyatro kaleme alınmıştır.Ama Haldun Taner ,
Ne var ki Kürt Cemali‘ye başka bir yerden yaklaşmış, Haldun Taner‘ in Kürt ibaresinin yerine Keşanlı ibaresinin tercih sebebini “Kürt ismi üstüne kurulan tabu” olduğunu düşünerek, Türkleştirme yoluna gidilmiştir.
Evet Kürt Cemali‘yi ” Türk Keşanlı Ali” diye yutturmaya başlamışladır…
” Keşanlı Ali Destanı” eserini okuyanlar aslında eserin tam da Kürt Cemali‘yi anlattığını göreceklerdir.Zira eserde anlatılanlar ile değiştirilen şehir isimler çok tutarsızdır.
Örneğin;
“Keşanlı Ali, bir Keşanlı göçmen gibi konuşmaz, konuşturulmaz. Keşanli Ali metropole gelen bir Kürt kabadayısı ağzı ve şivesiyle konuşur. Dekor mahalle Ankara’nın bir gecekondu semtinde geçer. Örf, adet, anane, yaşam Trakya’ya benzemez. Raconu ayrıdır. Tarih, tabaka, tütün, sigara sarma Keşanlı Ali’ler gibi değil, Kürt hapishanecileri gibidir.”
Türkoloji Yazıları başlıklı kitabında yer alan “Keşanlı Ali mi Kürt Cemali mi?” başlıklı yazısında yer verdiği, 26 Mart 1996 tarihli Özgür Politika gazetesinde yayınlanmış Yaşar Kaya imzalı “Keşanlı Ali Destanı mı, Ankaralı Kürt Cemali Destanı mı?” başlıklı yazıdan yapılan alıntı şöyledir:
“Haldun Taner, Keşanlı Ali Destanı’nın vizyonundan sonra Kadıköy vapurunda Doğulu bir savcı arkadaşımla tartıştı (…) Hukukçu arkadaş 1960’lı yıllarda Ankara’da çok ünlenen Kürt Cemali ile bu oyunun ilgisinin olup olmadığını söyler. Onun, öldürülen Kürt Cemali’nin hayat hikâyesinin tıpatıp aynısı olduğunu söyler. Haldun Taner inkâr yoluna sapar… Arkadaşım, Keşanlı Ali için niçin Trakya şivesi ile değil, bir Kürt kabadayısı ağzıyla konuşturulduğunu sorar. O zaman ip kopar. Haldun Taner bunu kabullenir gibi olur. ‘Ona Kürt Cemali desem oynamazlar, onun için Keşanlı Ali dedim’ der.”
26 Mart 1996 tarihli Özgür Politika gazetesinde yayınlanmış Yaşar Kaya imzalı “Keşanlı Ali Destanı mı, Ankaralı Kürt Cemali Destanı mı
Kürt Cemali’yi Bile Türkleştiren Bir Zihniyet
Keşanlı Ali Destanı,özüne döndürülemez mi Kürt Cemali Destanı olamaz mı ?
Cumhuriyet’in kuruluşundan beri sürgünlere, katliamlara ve her türlü ayrımcılığa tabi kalmış Kürtler‘i bu jestin altında masum bir amacın yattığına ikna etmek gerçekten zor. Yıllardır Kürdoloji konuları üzerine yazılar üreten Mehmet Bayrak’ın değerlendirmesi bu tespiti doğrular nitelikte: “Ankara Altındağ’ın Kürt Cemali’si nerede, Edirne’nin Keşanlı Ali’si nerede? Kürt ismi üzerindeki tabu aşılıp gerçek adı yani “Kürt Cemali Destanı” adı konsaydı taşlar tümüyle yerine oturmaz mıydı dersiniz? Her şeye rağmen “erdemli kabadayı” Kürt Cemali’nin bu sanat eseriyle ölümsüzleştirildiğini düşünüyorum.”
Haldun Taner, devlete sadık, kemalist aydın tipinin en belirgin örneğidir. Bile bile ad değiştirerek Kürt Cemali’yi Keşanlı Ali diye topluma yutturmanın aydın haysiyeti ile ne derece bağlaştığı çok önemli. Ama sırf ‚’Kürt’ kelimesi başına gelmesin ve ‚Keşanlı dersem belaları savuştururum’ düşüncesiyle gerçeği tersyüz etmek ayrı bir olaydır.
Böylece Türkleştirme operasyonunu da öğreniyoruz.Kırk yıllık Altındağlı ”Kürt Cemali” ”Keşanlı Ali“ye döndürülmüştür..
www.kürtler.com İlgili yazılar :Keşanlı Ali Destanına Dönen Kürt Cemali
kürt cemali çok güzel bir insan ve gerçek kabadyıydı ama dündar kılıç için yazdıklarınızın hiç biri degil…..dündar kılıçın korktugu için ankaradan kaçtıgını söylemişsiniz..bu dogru degil çünkü dündar kılıç cezaev,nden çıktıktan sonra ankarayı hemen terk etmemiş ve hatta kumar oynatılan bir bitirimhaneyi yenidogan tarafında her halde aktaş ta açmış ve orayı basmya gelen başlarındada diyarbakırlı bir bitirimin oldugu 10 kişilik gurupla silahlı çatışmaya girmiş ve çogunuda vurmuştur…dündar kılıçın ankarayı terketmesinin sebebi istanbuldki karadenizli kabadayıların ve özellikle oflu hasanın ankarada rant yok orayı bırak istanbula gel demesindendir..nitekim ankarada rant gerçekten yoktur ve dündar kılç istanbula gidince esas kabadayılıgını ord yapmıştır ve istnbulun yer alrı dünyasına hakim olmuştur..kaçan adam gider izini kaybettirir …dündar kaçsa trabzona giderdi ve bir daha ne kumar aleminde nede başka gayri meşruda bulunmazdı..istnbul çokmu uzaktı ankaraya arabaya bin 5 saat sonra ankaradan istanbula gidersin..istanbula gittide başını kumamı soktu adam istanbulu teslim aldı..ve şunuda siz de biliyorsunuzki dündar kılıç allahtan korkar dündar kılıçın kitabında korku yazmaz..ben burda dündar kılçı övmüyorum ama gerçekleri söylüyorum..rahmetli cemalide büyük kabadayıydı oda ölümden korkmazdı adaletciydi gariban babasıydı ..keşke birbirlerine düşmeselerdi..hepsine bu vesile ile rahmet veriyorum ışıklar içinde uyusunlar