Zülfü Livaneli Sözleri

En güzel ve anlamlı Zülfü Livaneli sözlerini sizler için hazırladık.

Sanatçı Zülfü Livaneli ile ilgili daha ayrıntılı bilgi isteyenler sitemizde yer alan sanatçının biyografisini  okuyabilirler

Anlamlı Zülfü Livaneli Sözleri

Bu dünyada kolay iş yok ki, kimse kimseye bedava ekmek vermiyor.

Unutma ki ölüler için zaman sonsuzdur, mekan ise sınırlı.

Ölüm eşitliktir. Mezar, imparatorla mahkumu, zenginle yoksulu, güzelle çirkini, bilgeyle deliyi eşit kılar.

 

İnsanın en kötü yalanı kendine karşı olanıdır.

Sevda, beklemediğin anda başına gelen bir hışım, bir kasırga, bir yıldırım. Her an başına gelebilir, ölümcül bir kaza gibi.

Bazı kelebek türlerinin bir günlük ömrü, hücre bölünmesinin hızlı olmasından dolayı, insanın 80 yılına denktir. Bu durumda 70 yaşında ölen bir insan mı daha uzun yaşar, 25. saatini gören bir kelebek mi?

İnsanlara gülmek yakışır; bu yüzden objektife bakan herkes az ya da çok gülümser.

Ailelerin koklamaya kıyamadığı çiçekler, polisin attığı gaz bombalarıyla, basınçlı sularla, coplarla solup gidiyordu.

Kadınların varlığı sizi rahatsız mı ediyor? Yüksek ökçe her babayiğitin işi değildir.

Bir kadın topuklarının sesinden ürkmüyor, tam tersine bununla meydan okuyan bir ritim tutturuyorsa kendine güveni tam demektir.


Kadın aşktan ölmez ama,ondan yoksun kalınca solar.

“Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar” dedim. Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!

Okumak, sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.

“Her şey bir hikayedir. Ve nereye kadar gerçek olduğunu bilmemize imkan yoktur…”

”Birine aşık olmak, bir uçurumun kıyısında gözü bağlı yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir, cinayet de, intihar da…”

Eskiden köleler hiç olmazsa ayaklarına geçirilen prangaların farkındalardı.Şimdikiler zincirlerini bile göremiyorlar.

‘Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk adet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir. Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir…’

Tanrı bile kendini yazıyla anlatıyor. İyi ama yazının icadından önce Tanrı yok muydu?

“İnsan duygularının en tehlikelisi aşktır” dedim. “Hiçbir şeyle kıyaslanamaz.”

Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın artık anne!…

Aşkın gözü kapalı uçurum kenarında yürümek olduğunu bilen biri aşık olur mu hiç?

Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz…

 


Umutsuzluk,yaşama ve doğaya aykırı.Umutsuzluk paylaşmak ise ahlaka aykırı.

“Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görü
yorsun!” “Peki, sen ne görüyorsun bakalım?” “İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.” “Biz, bu ülkenin okur yazarları, boşluğa düşen bir trapezci gibiydik. Doğu askısını bırakmış, Batı askısını da yakalayamadan aşağı düşmüştük.”

Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.

“Belki de alışmam gerekiyor yalnızlığa”..

“Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle, birinin katilidir…”

Doğrudur; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.

Kıskanmayı bile unutmak. Onu mutlu eden herkesi ve her şeyi sevmek. O noktada sahiplenmek biter, saf aşk kalır.

Dünyayı güzellik kurtaracak,bir insanı sevmekle başlayacak herşey.

Paris güzel bir salon,Lonra güzel bir park,Berlin güzel bir kışla ama İstanbul güzel bir şehir.

Exit mobile version