7 Kasım 1963 tarihinde gözlerini dünyaya açan Paul Dwyer, her ne kadar müzisyen olarak anılsa da kendisini bir müzikolog, gitarist, aranjör ve televizyon sunucusu olarak tanımlamak çok daha doğru olacaktır.
Paul Dwyer Nereli?
Babası İrlandalı annesi ise bir İskoç vatandaşı olan Dwyer, henüz doğuşundan itibaren Büyük Britanya nüfusunun önemli bir kısmını meydana getiren Kelt kültürü ile yetişmiş böylece çocukluğundan itibaren farklı geleneklerle temas etmiştir.
Paul Dwyer’ın Eğitim Hayatı
Paul Dwyer, henüz 12 yaşındayken eline aldığı gitarı bir daha hiç bırakmamı; ilk konserini ise Netherbow Tiyatrosu’nda henüz 14 yaşındayken vermiştir.Dwyer’ın hayatı ve kariyeri üniversite yıllarında şekillenmeye başlamıştır. Dwyer aldığı eğitim ile birlikte kendini adeta müziğin ritmine kaptırmış ve oldukça renkli ve hareketli bir gençlik dönemi yaşamıştır. Öyle ki Dwyer vermiş olduğu bir röportaj da ise ilk demo kaydını akustik etkisinden oldukça etkilendiği konservatuar binasının banyosunda kaydettiğini ifade etmiştir. Müziğe sokak performansı ile başlayan Dwyer başlangıçta klasik müzik ve klasik gitarı tercih etmekteydi. Yine sokak performansı sergilediği bir gün yoldan geçen birinin gitar kutusunun içerisine bıraktığı kartvizit ile hayatı değişecek olan Dwyer’ın Türkiye serüveninin altında da bu kartvizit yatmaktaydı. Manchester’da üniversite eğitimine devam ederken Newcastle taraflarındaki 10 günlük bir müzik festivaline katılan Dwyer, buradaki performansı ile de aynı kişiden bir kez daha İstanbul daveti almış ve böylece hayatını değiştirecek olan yolculuk da başlamıştı. Bununla birlikte Dwyer, Türkiye yolculuğuna başlamadan önce eğitimini Royal Northern College of Music’de Gordon Crosskey ve John Williams’ın eğitmenliğinde tamamlamıştır.
Paul Dwyer’ın İstanbul Yolculuğu ve 30 Yılı Bulan Türkiye Macerası
Dwyer İstanbul’dan önce her ne kadar Abu-Dabi ve Kıbrıs’ta müzisyenlik yapmış olsa da bunlar kendisi için oldukça kısa maceralar olmuştur. Nitekim Dwyer’ın İstanbul macerası da başlangıçta sadece 3 aylık bir projeden ibaretti. Fakat Dwyer 1988 yılında geldiği İstanbul’dan bir daha ayrılamamıştır. İstanbul’a gelir gelmez yediği ilk yemeğin hamburger, konakladığı ilk semtin ise Taksim olduğunu ifade eden Dwyer için ilerleyen yıllar, hayatı ve kariyeri için oldukça hareketli geçmiştir. Dwyer’ın 1991 yılında ilk profesyonel albüm sözleşmesini Sony Music ile imzalaması kariyeri açısından oldukça önemli bir gelişme olarak göze çarpmaktadır. Öye taraftan Dwyer’ın ismi uluslararası alanda ilk kez 1991-1993 yılları arasında bestelediği parçalar ile duyulmaya başlamıştır. Dwyer bu yıllar arasında Avrupa müzik listelerinde ilk 10’da yer alan 3 parça bestelemiş ve ünlü bir müzisyen olma yolunda emin adımlarla ilerlemeye başlamıştı.
İskoçya’da doğduğunu fakat Türkiye’de doyup olgunlaştığını ifade edecek kadar samimi bir karakter olan Dwyer, kendini bir Türk vatandaşı gibi hissetmektedir. Öyle ki sosyal medya hesaplarından Türkiye adına hiçbir ulusal günü unutmayan Dwyer, kendini Türkiye’ye ait hissettiğini de büyük bir gururla ifade etmektedir. Dwyer Türkiye’de müzisyenliğe devam ederken 2000 yılında Seline Music Production isminde kendi müzik prodüksiyon şirketini kurarak sektördeki ve üledeki yerini daha kalıcı hala getirmiştir.
Dwyer tüm bunların yanında Türkiye’nin 75 iline seyahat etmiş ve karşılaştığı tüm yerel kültürlerden beslenmiştir. Nitekim uzun yıllardır Türkiye’de bulunan Dwyer Kürtçe de olmak üzere Çanakkale Türküsü olmak üzere pek çok ulusal ve yerel müzikleri kendine has yorumuyla seslendirmektedir. Dwyer başlangıçta amatör bir ruh ile başladığı küçük çaplı bu gezilerin kendine vermiş olduğu tecrübe ile Haber Türk kanalında ülkenin çeşitli şehirlerini tanıtan “Müzik ve Yol” isimli bir projeye de imza atmıştır. Yaklaşık 3 yıl boyunca devam eden bu projede Dwyer, Türk kültürünü yansıtan 120’nin üzerinde belgesel içerik hazırlamıştır.
Fakat Dwyer’ın renkli kişiliği ve becerileri sadece bunlarla sınırlı değildir. Kendisi son olarak Ya İstiklal Ya Ölüm adlı televizyon dizisinde İngiliz Amiral John De Rebock karakterini canlandırarak, oyunculuk performansı ile de ön plana çıkmaya başlamıştır.
Müzisyen olarak birçok gitar türü çalabilen Dwyer’ın kullanmayı tercih ettiği bir diğer enstrüman ise bağlamadır. Dwyer, Türkiye kariyerinde şu ana kadar “Belki YES Belki NO”, “Ya Bugün Ya da Yarın” ve “Kar Var Duman Yok” ismini verdiği 3 albümün yanı sıra 1 de “Klasik Gitar” albümü yayınlamıştır. Öte taraftan başta Zülfü Livaneli olmak üzer pek çok Türk sanatçının albüm projelerinde yer alan Dwyer, Türk müziğine kalıcı bir imza atmayı başarmıştır.
Paul Dwyer Eşi ve Ailesi
Ardından hayatını Çiğdem Hanım ile birleştiren Dwyer, bu mutlu evliliği ile birlikte Türkiye’de daha kalıcı projelerde yer almaya başlamıştır. Öte taraftan bu evlilikten 2 çocuğu olan Dwyer, şimdilerde 14 yaşındaki oğlu Eren’in keman solosu eşliğinde canlı performanslar da sergilemektedir.
Paul Dywer’in en çok dinlenen şarkı ve düetleri
Mağusa Limanı,Elqajiye,Altın Yüzüğüm Kırıldı,O Yar Gelir,Deriko,Bu Tepe Pullu Tepe,Yaa Hızır…