Leonardo DiCaprio’nun İzlenmesi Gereken 6 Efsane Filmi

Yıllar ne kadar yıpratmış olsa da gönüllerimizin sultanı Dicaprio’nun bu filmlerini izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir, benden söylemesi..

Bu yazımda sizlere tarafımca  belirlenmiş  en iyi  Lenardo Dicaprio  filmlerinden bahsedeceğim.Yayın yılları dolayısıyla bence  çok  popüler  olmayan ama hepsi tek tek müthiş  filmler .Umarım  izlemeyenlere yazı bir  fikir verir  ve bu başyapıtlarla siz de tanışırsınız.Hadi o zaman başlayalım

1.What’s Eating Gilbert Grape(1993)


Fragman

Aslında bu  film için bir tek  Johnny  Depp  ve  Leonardo Dicaprio  oynuyor desem bence  izlemeniz  için gayet   yeterli  bir sebep.Ama  ben yine de filmi  anlatayım..
Filmde abimiz  Gilbert (Johnny)  tüm zamanını  obezite  hastası  annesi ve otizmli  kardeşi  Arnie (Leonardo)  ile ilgilenerek geçirir.Hayatı  sorumluluklar üzerine kuruluyken  kasabadan  geçen  Becky  ile  karşılaşmaları  hayatına yeni bir renk  getirir. Becky’e aşık olur ama bu aşkın önündeki  en büyük engel bırakamayacağı sorumluluklarıdır.

 

2. The Basketball Diaries(1995)

Fragman

Film şair  Jim  Carroll’ın  günlüğüne yazdığı çocukluk anılarından esinlenerek  yapılmış.Biyografik etkiler  taşıdığı  için benim çok ilgimi çekmiş bir filmdi kendileri.Baş kahramanımız Jim şiir  yazma  ve basketbol  tutkunu sıradan bir genç gibi görünse de uyuşturucuyla tanıştığı zaman işler bir anda değişir.New Yor’ta  geçen hikayede Jim  bir süre sonra para bulmak için her tür  yola başvuracak hale gelir. Birçok kez cinsel istismara uğrar,annesiyle ilişkileri  bozulur,hatta evden kovulur,kısacası  tüm hayatını heba eder.Dicaprio‘nun muhteşem oyunculuğu ve meşhur ağlama sahneleriyle izlendikten  sonra uzun  süre akıllarda  kalacak derecede etkileyici bir filmdir.

 

3.Marvin’s Room(1996)


Fragman

Yıllar önce  yollarını  ayırmış  iki kız kardeşin  hikayesini  anlatan dram türünde bir film.Kardeşlerden daha başınabuyruk olan Lee Ohio’da  yaşamak  için evden ayrılır, Bessie  ise babasına bakmak için Florida’daki  baba evinde  kalır.Bir süre  sonra Bessie’nin  lösemi  olduğu  anlaşılır ve  kurtuluşu  kanbağı  olan birinden  ilik nakli yaptırmaktır.Tam  bu noktada aile üyeleri  birbirine muhtaç kalır ve ararlarındaki  bağ  sorgulanır.Konunun ağırlığı ve etkileyiciliğinin yanısıra oyunculukların da bir o kadar  akıllara kazındığı  bir film.Meryl Streep,Diane  Keaton ve Leoanardo  Dicaprio  üçlüsü harikalar yaratmış.

 

4.Romeo+Juliet(1996)


Fragman

Bu filmde  de  bir  Romeo-Juliet  aşkıyla  karşı  karşıyayız. Bildiğimiz Shakespeare   klasiğinin  aksine bu filmde  eğer  Romeo Juliet  aşkı çağımız  dünyasında  olsaydı  nasıl bir  trajedi  ortaya  çıkardı fikri  anlatılmış. Bilindik  ”Romeo-Juliet’‘  filmlerinin  aksine daha eğlenceli,daha basit bir dil  kullanılmış. Tabi ki filmde bir  şiirsellik  söz konusu,adı üstünde  Shakespeare  bu ama seyirciyi  sıkacak düzeyde değil. Konuya  gelecek  olursak  meşhur düşman  ailelerden  Capuletlerin güzel  kızı Romeo ve  Montahuelerin  oğlu  Romeo  bir  partide  tesadüfen  tanışır. Bu tesadüf  ikisinin de aklını  altüst eder ve dillere  destan aşklarının trajik hikayesi  başlamış olur.

5.The Beach(2000)

Fragman

Bu film  seçim yapmam  gerekse en bayıldığım  filmler  arasına girecek bir  film olamadı.Ama konusu ve içerik farklılığından mütevellit  bir şans verilmesi gerekli diye düşünüyorum.Konusuna gelecek  olursak  Amerikalı  maceraperest kahramanımız  Richard(Leonardo)  seyehat için  Tayland’a gider.Bangkok’da  kaldığı  otelde yan odada kalan tuhaf adamdan aldığı haritayla gizli bir kumsala gitmek üzere yola çıkar. Bu arada yol arkadaşları yine otelde tanıştığı  Fransız çift Etienne ve Françoise olur. Film adayı bulma  yolculuklarını, adadaki  hayatı ve sonrasında başlarına gelen talihsiz denebilecek olayları anlatır.

6.The Gangs of New York(2002)

 


Fagman

Hikaye  19.yy New  York’unda  geçer. Asıl konu şehre bikaç  nesil  önce gelen  ve kendilerini  bu toprakların  sahibi  olarak  görenler  ile  çoğunluğunun  İrlanda’dan  geldiği  göçmenlerin  arasındaki  nüfuz  kavgasıdır. Küçük  bir  çocukken  baş kahraman  Amsterdam’ın (Dicaprio)  babası bir çete kavgasında  ölür ve  Amsterdam yetiştirilmesi  için kiliseye  gönderilir. Çocuk   genç bir adam olduğunda kiliseden  ayrılır ve  doğduğu  yere geri  döner. Aklında babasının  intikamını almak  vardır. Önce babasını  öldüren  çete  liderinin yanında çalışmaya  başlar. Planı  onun güvenini  kazanıp sonra intikam almaktır. Bu arada  dolandırıcı güzel   Jenny (Cameron Diaz)  ile yolları  kesişir  ve  olaylar gelişir.

Exit mobile version