Türk Tarih Kurumu Başkanı:Biz Anadoluya Geldiğimizde Kürtler Vardı
Bugün gazetesinden Seda Şimşek’e konuşan Metin Hülagü Kürtlerle ilgili, “Anadolu’ya geldiğimizde Kürtler de bu coğrafyada vardı, dışlamanın anlamı yok” ifadelerini kullandı.
Türk Tarih Kurumu tarihinde ilk kez ocak ayında bir Kürt sempozyumu düzenleyecek.
Ocakta “Tarihte Türkler ve Kürtler” diye bir sempozyumumuz var. Müracaatlar devam ediyor, ilgi bir hayli yüksek. Türk Tarih Kurumu’nun bünyesinde ve tarihinde ilk kez Kürtler’i konu alan, Türk unsurunun dışında bir unsuru dikkate alan, böyle bir sempozyum düzenleyeceğiz.
Neden böyle bir sempozyum düzenlemeye gerek duydunuz?
Bazı şeyleri dün görmemiş, görmezlikten gelmiş olabiliriz ama bazı vakaları da inkâr edemeyiz. Bir Türk gerçeği varsa bir Kürt gerçeği de var, bunu inkâr etmenin anlamı yok. Anadolu’ya geldiğimiz zaman burada Kürtler de vardı.
Kart-kurt değil mi yani?
1071’de gelmişiz Anadolu’ya, geldiğimizde Kürtler de bu coğrafyada vardı, yani aynı zamanda Türk tarihinin bir parçasıdırlar, dışlamanın anlamı yok. Türk ve Kürt tarihine baktığımız zaman çok fazla ortak noktalarımız var. Milli Mücadele’de, Çanakkale’de birlikteliğimiz var. Ulus devlet olunca, diğer ulusları biraz dışlamışız.
Türk Tarih Kurumu, bu zamana kadar ortak tarih oluşması için üzerine düşeni yapmadı mı?
Yapmadı, doğru. Anadolu birçok medeniyetin beşiği, bir çok milliyetin gelip geçtiği bir yer. Safkan Türk değiliz, kimse değil. Aynı coğrafyada, birlikte yaşamanın kuralları var. “Hep bana” der, hep kendinizi kayırırsanız, başkalarını görmezden gelir, dışlarsanız sıkıntı başlar.
Sizce bir Kürt tarihi var mı?
Kürt tarihi tabii ki var. Yani Kürt varsa tarihi de vardır, ama azdır ama çoktur, ama zayıftır ama zengindir o ayrı bir şey. Anadolu’ya geldiğimizde, burada Kürtler varsa bir Kürt tarihi de var demektir.
“Ne mutlu Türk’üm diyene” söylemi
“Ne mutlu Türk’üm diyene” dedik her sabah, silah, sanayi, ilim, akademik olarak bakıldığında Türkiye kaçıncı
sırada? Nasıl mutlu olacaksınız bu tabloda? O gün, o şartlarda söylenen
sözleri bugün hâlâ sürdürürsek 100 yıl geride kalırız. Bugünün ihtiyacı
farklıdır, bugüne özgü sözler söylemek gerekir.